MS Hastalığı (Multiple Skleroz) Hakkında Bilgi


MS Hastalığı (Multiple Skleroz) Nedir?

Beyimiz, sinir telleri vasıtasıyla vücuda elektrik sinyalleri göndererek vücudun çeşitli bölümlerini hareket ettirir ve koordinasyon sağlar. Bu sinir tellerinin her birinin etrafı özel bir tabakayla kaplıdır. Sinir hücrelerini koruyan ve görevlerini yerine getirmelerine yardımcı olan bu kılıfa MİYELİN adı verilir. Miyelin kılıfını, bir elektrik kablosunun etrafını kaplayan ve elektrik kaçağının oluşmasına engel olan plastik malzemeye benzetebiliriz.

Bağışıklık sistemimiz vücudumuzu dışarıya karşı korurken kendi hücrelerimizi tanır. Ancak bilinmeyen nedenden dolayı sistem bozulduğunda, bağışıklık sistemi kendi hücrelerine özellikle de sinir iletimini sağlayan beyin ve omurilikteki hücrelere karşı saldırı düzenler. İşte bağışıklık sistemimiz, miyelin kılıflarına saldırdığında ‘plak’ adı verilen hasarlı bölgeler oluşur.

Bunun sonucunda yürüme, konuşma, görme gibi eylemlerde bozulmalar olabilir. . Ayrıca duyu problemleri ve denge sorunları gibi pek çok soruna neden olur.  Bunlar, MS atakları ismiyle tanımlanır. MS hastalığı, etkisini merkezi sinir sisteminde gösteren bu ve benzeri ataklar halinde kendini belli eden ve gelişen kronik sinir sistemi hastalığıdır.

Ataklar 1 hafta, 3 ay, 1 yıl gibi farklı zamanlarda olabilir. Her MS hastası için atak süreleri farklıdır. uygun tedavi, düzenli takiple kontrol altında tutulabilir.

Günümüzde ilaçlar, fizik tedavi ve diğer yöntemlerle ataklar önlenebilmekte, sayısı ve şiddeti azaltılabilmektedir. Miyelin tabakası kendini tekrar yeniler ve hastalar günlük yaşamına geri döner.


MS Hastalığı (Multiple Skleroz) Nasıl Bir Seyir İzler?

Merkezi sinir sistemi beyin, beyincik, beyin sapı ve omurilikten oluşur. Bu hastalığın adı beynin birden çok yerinde görülmesinden dolayı çoklu yani “multiple”, hasar gören dokularında sertleşmesinden dolayı da “skleroz” kelimelerinden gelmektedir. 

Merkezi sinir sisteminde yer alan sinir hücrelerimiz, tüm uyarıları elektriksel olarak üretmektedir. Sinir hücrelerinin bu sinyalleri ileten ince uzun koluna akson, siniri çevreleyen ve koruyan dokuya ise miyelin adı verilir. Miyelin sadece sinir hücrelerini korumaz, aynı zamanda hücrelerin görevlerini yerine getirmelerine de yardımcı olur. 

MS hastalarında akson ve miyelin tabakası beynin farklı yerlerinde hasar görebilir ve sinirsel uyarıları düzgün iletemez. Sinir sisteminde meydana gelen hasara bağlı olarak duyularda, konuşmada, görmede, dengede ve yürümede sorunlar meydana gelebilir. 

MS hastalığı daha çok 20 ila 40 yaşlar arasındaki yetişkinlerde görülmektedir. Daha erken veya daha ileri yaşlarda görülme olasılığı oldukça azalmaktadır.

MS Hastalığı (Multiple Skleroz) ataksız veya ataklar şeklinde seyredebilen bir hastalıktır. Ataklar hastaların %85’inde ataklı olarak algılanabilir. Bunlar; daha kişide var olmayan kol veya bacaklarda güçsüzlük, görmede bozukluk veya denge gibi sorunların 24 saat boyunca devam etmesine denir.

Önceden MS atağı geçirmiş bir kişinin atakları düzeldikten sonra

-çok sıcak su ile duş alması,

-sıcak havaya maruz kalması ya da

 -ateşli bir hastalık geçirmesi sonucunda atakları yeniden belirebilir.

Bu durumda gerçekleşen ataklar yalancı atak olarak adlandırılmaktadır.

Gerçek ataklar genellikle 24 saat boyunca hastalığın bulguları gözlemlenmektedir. Eğer tedavi edilmezse atak süreleri 4 hafta ile 2 ay süresinde değişebiliyor. Hastalar daha önce bu tarz ataklarla karşılaşmadılarsa eğer ve bu ataklar 24 saat ve üzerinde sürüyorsa mutlaka en kısa sürede bir doktora görünmeleri önerilmektedir.


Multiple skleroz (MS) Hastalığı Ölümcül müdür?

MS hayatı tehdit eden bir hastalık değildir. Bazı hastalarda ileriki yaşlarda hareket ve bazı bilişsel kayıplara rastlanabilir. Hastalığın kesin tedavisi olmasa da günümüzde tıptaki gelişmeler, erken tanı ve doktor kontrolünde alınacak önlemler, ve kişinin yaşam tarzında yapacağı değişikliklerle birlikte atakları kontrol altına alınabilmekte ve yaşanan sıkıntıları azaltmaktadır.


Multiple Skleroz Nedenleri

Multiple Skleroz'un oluşumunda çevresel etkenler (iklim, yaşanan bölge vb.) ve geçirilmiş viral enfeksiyonların yanı sıra, genetik yatkınlık da önemli rol oynuyor. Ms Hastalığı, genetik ve çevresel nedenlerin bir araya gelmesi sonucunda da meydana gelebilir.

Multiple Skleroz (MS) hastalığı, özellikle 20-40 yaş arasında ve çoğunlukla kadınlarda görülüyor ancak bu farkın nedeni bilinmiyor.

MS’in kuzey ülkelerinde görülme sıklığı ekvatora yakın ülkelere göre 3 kat fazlayken bunun nedeni konusunda araştırmalar sürüyor. Kuzey ülkelerinde güneşli gün sayısının ekvatoral bölgelere kıyasla azlığından yola çıkan kimi araştırmalar, D vitamini eksikliğinin MS için bir risk faktörü olabileceğinin üstünde duruyor.

MS hastalığı oluşumunda genetik faktörler oldukça etkilidir. MS hastalığı nedenleri şöyle sıralanabilir:

  • Çevresel faktörler: Organik çözücülere ve cıvaya maruz kalma, böcek ilaçları ve radyasyon teması.
  • Etnik köken: Kafkas, Kuzey Afrika kökenlilerde hastalık görülebilir. Sarı ve kısmen siyah ırkta koruyuculuk beyaz ırka göre daha fazladır. Ayrıca Kuzey Avrupa, Amerika ve Kanada'nın kuzeyinde hastalık yüksek, ekvator bölgesinde düşük oranda görülmektedir.
  • Virüslerin etkisi: Geçmişte “herpes”, “varisella zoster” virüslerine maruz kalma.
  • Kalıtım: Çevresel tetikleyicilerden etkilenen genetik faktörler mevcuttur.
  • Genetik faktörler: MS'li anne veya babanın çocuklarında aynı hastalığın görülme oranı, toplumdaki aynı yaş grubu kişilerle kıyaslandığında 7-10 kat fazladır. Ancak genler, hastalığın oluşmasında tek faktör değildir. Örneğin; genetik olarak birbirinin aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde MS gelişse bile, diğerinde gelişme riski %25’tir.

Bu faktörlerin dışında MS hastalığı nedenleri arasında;

  • Kan ve beyin arasındaki bariyerin hasarı
  • Anne karnında oluşan biyokimyasal olaylar
  • Diyet ve vitamin yetmezlikleri
  • Alerjik reaksiyonlar da sıralanabilir.


Multiple Skleroz Çeşitleri

Hastalık her kişide farklı olarak seyreder. Hastaların hepsinde sinirler zarar görür ancak ortaya çıkan belirtiler farklı olabilir.

MS’in tanımlanan başlıca dört tipi bulunur. 

Atak ve iyileşmeler ile giden MS:Ataklar ile ortaya çıkar. Ataklar tam veya kısmen geri dönüşlüdür. MS’li hastaların çoğu başlangıçta atak ve iyileşmeler ile giden seyir gösterir. Atakların ne sıklıkta geleceğini tahmin etmek ise mümkün değildir. Ataklar bazen yılda birkaç kez, bazen 2-3 yılda bir, bazı hastalarda ise ancak yıllar sonra tekrar ortaya çıkabilir.

Sekonder ilerleyici MS: Atak ve iyileşmeler ile giden MS hastalarının bir kısmında daha sonra ataklar azalır ya da görülmezken, örneğin yürüme güçlüğü ve konuşma ve denge bozukluğu ya da bilişsel engellilikte devamlı bir ilerleme olur.

Primer ilerleyici MS: Hastalık sinsi başlıyor ve yıllar içinde gittikçe artan engellilik ortaya çıkıyor. İlerleme hızı değişken olmakla birlikte genellikle yavaş seyirli oluyor. Bu gruptaki hastalar MS’li olguların daha az bir bölümünü oluşturuyor.

Ataklarla ilerleyici MS: Başlangıçtan itibaren sinsi ve ilerleyici seyretmekle beraber arada ataklar da görülebiliyor.


MS Hastalığı (Multiple Skleroz) Belirtileri Nelerdir?

MS belirtileri, rahatsızlığın erken evrelerinde geçici ataklar şeklinde ortaya çıkarken, tedavide geç kalındığında ilerleyen yıllarda görme kaybı, denge ya da yürüme bozukluğu ve peltek konuşma gibi bazı belirtiler kalıcı olarak yerleşebilir.

Bu nedenle MS belirtilerini iyi tanımak ve zamanında hekime başvurmak çok önemlidir. Ayrıca ataklar geçtiğinde “nasıl olsa düzeldim” düşüncesiyle tedaviyi kesinlikle bırakmamak gerekiyor.

MS’de yorgunluk, halsizlik, uyuşmalar ve vücutta elektriklenmeler gibi belirtiler gün içinde aralıklarla gelişebileceği gibi günlerce, haftalarca da sürebilir.

MS atakları belirtiler ise;

  • Yorgunluk
  • Vücudun değişik bölgelerinde özellikle gövdede, yüzde, kollar ya da bacaklarda uyuşukluk, karıncalanma, güçsüzlük
  • Denge ya da yürüme bozukluğu
  • Dilde peltekleşme gibi konuşma bozuklukları
  • Mesane ve bağırsak problemleri
  • Baş dönmesi
  • Görmede bulanıklık
  • Düşünme, bellek ya da konsantrasyonda zorluk yaşama
  • Depresyon

Ancak bu belirtiler kişide MS olduğu ve atak geçirdiği anlamına gelmiyor. Kişide daha önce olmayan bir nörolojik bulgunun varlığı, 24 saatten fazla sürmesi ve kötüleşmesi atak varlığına işaret eder. Bu durumda kişinin doktora başvurması gerekiyor.


MS Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

MS’de nörolojik muayene, elektrofizyolojik (sinir iletimini ölçen testler), beyin omurilik sıvısı incelemesi ve MR yardımı ile tanı konur.

MS’in tanısında hastada ortaya çıkan belirtilerin doktora çok iyi anlatılması gerekir. Ayrıntılı öykü almak ve detaylı bir nörolojik muayene yapmak en önemli kural olarak kabul edilir.

Bu konuda deneyimli bir doktor, ayrıntılı öykü ve muayene ile klinik olarak MS’in ön tanısını koyabilir.

Tanıyı kesinleştirmede diğer önemli kural ise MS ile karışabilecek diğer hastalıkların dışlanmasıdır. Bu nedenle beyin ve omuriliğin MR görüntüleme ile değerlendirilmesi önem taşır. Kimi hastalarda kesin tanı için beyin omurilik sıvısının incelenmesi, kan testleri ve elektrofizyolojik çalışmalar da gerekebilir.


MS Hastalığı (Multiple Skleroz) Tedavisi

MS’in temel olarak 3 tip tedavisi var; belirtilere yönelik tedavi, atak tedavisi ve atakları önleme tedavisi.

Bağışıklık sistemini düzenleyen, baskılayan ve/veya atak sırasında uygulanan bu tedaviler MS hastalarına yardımcı oluyor.

Günümüzde MS tedavisinde çok sayıda ilaç seçeneği bulunuyor. Hastanın atakları ve hastalığın şiddetine göre hangi ilaca başlayacağına karar veriliyor. Ataklar erken dönemde kontrol altına alındığında, bu atakların yaratacağı hasar da engellenmiş oluyor.

MS’i tamamen durduracak kesin tedavi henüz olmasa da, bazı türlerinde erken tanı ve tedaviyle atakların sıklığı ile şiddeti de belirgin olarak azalıyor.

Bunun sonucunda hastaların atak döneminde yaşadıkları görme bozukluğu, konuşma güçlüğü, denge sağlama ve idrar tutamama gibi nörolojik bulgulara bağlı sıkıntılardan az etkileniyor. Ayrıca hastaların atak nedeniyle sık aralarla yüksek doz kortizon almaktan kurtulmaları yaşam kaliteleri açısından oldukça önem taşıyor.

Ayrıca erken dönemde tedavi başlanan hastalarda başta zihinsel işlevler olmak üzere yürüme ve denge gibi merkezi sinir sistemi etkilenmesine bağlı olarak özürlülüğe neden olan bozuklukların da daha geç ya da daha az geliştiği görülüyor.

Bugün hem MS hastalığının daha kötüye gitmesine engel olacak, hem de alevlenmeleri yatıştıracak birçok ilaç tedavide kullanılıyor. Bununla birlikte, fizik tedavi gibi farklı rehabilitasyon türleri de kişinin ev ve iş hayatında yardımcı olabiliyor.

MS, kronik bir hastalık olduğundan hem kaliteli uzun bir yaşam, hem de atakların önüne geçebilmek için egzersiz de önem taşıyor. Egzersiz, zayıf kasların neden olduğu problemleri önleyebiliyor, mesane ve bağırsak problemlerinin çözümüne de destek sağlıyor.

Yaygın bilinen aksine hastalığın cinsel isteği etkileme ihtimali bulunuyor ve bu durumda ilaç ve terapi yoluna gidilebiliyor. Ancak olası cinsel sorunlara karşın MS hastalığı çocuk sahibi olabilme yeteneğini etkilemiyor.

Her kronik hastalıkta olduğu gibi MS’de de kişinin ve çevresinin doğru bilgilere sahip olması tedavinin etkinliği, kaliteli bir yaşam ve hastalıkla savaşacak gücü bulması için önem taşıyor. Türkiye’de MS konusunda çalışan dernekler ve farkındalık kampanyaları bulunuyor.

MS hastalığı hamileliğe engel değildir ve çocukta herhangi bir gelişim bozukluğuna neden olmaz. Hamilelik ve doğum süreci, MS hastası olmayan kadınlarla aynıdır. Hamileliğiniz planlarken doktorunuza MS hastası olduğunu söyleyerek hamileliğiniz esnasındaki tedavi sürecini doktorunuz ile beraber düzenleyebilirsiniz.


MS hastaları nasıl beslenmeli?

Kafein kullanımı nasıl olmalı?

Kafein içeren ürünlerin, sinirliliği, uykusuzluğu ve idrar sıklığını artırdığını belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Kafein içeren, kahvelerin alınmasının bir sakıncası yoktur. Günlük 3 birimi geçmemelidir. Örneğin; ‘1 Kahve + 1 Çay + 1 Kola = 3’ şeklinde olmalıdır” diyerek, şu bilgileri verdi:

 “Çerez ve Tohumlar: Çerez ve tohumlar esansiyel yağ asitleri kadar doğal yağların da kaynağıdır. Bu amaçla doğrudan çerez kullanılacağı gibi onların ezmeleri de kullanılabilir (fındık, fıstık ezmeleri). 1 kaşık fıstık ezmesi veya 10 adet fıstık/fındık günlük olarak yenebilir.

Meyveler: Günlük 2 meyve yenmesi önerilir. Tüm meyveler yenebilir. Öncelikle taze meyveler önerilir ama olmadığında donmuş meyveler de yenebilir.

Zeytin: Günde 3 siyah zeytin ya da 6 yeşil zeytin yenebilir. Veya bunların yerine 1 yemek kaşığı kadar yağ (5 gram) yenebilir.

Balık: Tüm balıklar istenildiği kadar yenebilir. Balıklar omega yağ asitleri ve D-vitamini açısından çok zengindir ve MS hastalarının, haftada en az bir kez balık yemeleri gerekir. Buna karşın, diğer deniz ürünlerinin tüketimi (midye, karides, ahtapot vb.) önerilmez.”

Bu gıdalara dikkat! 

Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Gluten içeren gıdalar, bedensel olarak alerji yaptığı ya da alerji testlerinde alerjik olduğu görülen besinler ve akrabalarından uzak durulmalıdır” diyerek,

Yine alınan besinler, bağırsaklarda herhangi bir hassasiyet oluşturuyorsa kaçınılmalıdır. Herhangi bir gıdaya (meyveye, sebzeye veya ete karşı) alerjik reaksiyon gösterebilir. Fakat bunlar aşağıda belirtilen gıdalara karşı olduğu kadar yaygın değildirler. Bu sıralanan gıdalar, insanlarda görülen gıda alerjik reaksiyonların %90’ının nedenini oluştururlar: Süt, yumurta, yerfıstığı, ağaç fındığı (ceviz, vb...), balık, kabuklu deniz mamulleri, soya unu. Bilinenin tersine, gıda katkı maddeleri (E-numaralı) alerjik reaksiyonların nadiren sebebini oluşturur” şeklinde konuştu.

Bazı “E katkılı” besinler

Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Günlük kullanılan ürünlerin içerisinde katkı olarak bulunabilir. Bunlar içerisinde en problemli olanlar gluten ve glutamat içerenlerdir. MonoSodyum glutamat, Vetsin, ya da E621 olarak da bilinen monosodyum glutamat birçok gıda ürününde aromayı artırmak için kullanılan bir katkı maddesidir. Bilimsel olarak bu tat beşinci tat olarak acı, tatlı, tuzlu, ekşinin yanında kabul edilir. Glutamat proteinin ana bileşenidir. Hemen hemen bütün protein içeren gıdalarda (et, kümes hayvanlarının etleri, deniz ürünleri) doğal olarak bulunur. Gıdalarda kullanılan glutamatın miktarı, gıdanın % 0,1 ile % 0,8’i arasındadır. Bu miktar geleneksel gıdalarda doğal olarak bulunan glutamat seviyesinin benzeridir. Monosodyum glutamattan başka diğer hoş koku artırıcılarda (aromalar) kullanılmaktadır. Bazıları yine glutamat kökenlidir, bunlar; monopotasyum glutamat, kalsiyum diglutamat, monoamonyum glutamat ve magnezyum diglutamattır. Bunların ürün kodu ‘E620’ ile ‘E629’ arasındadır.

Aspartam’dan uzak durun!

Aspartam kalorisi düşük bir tatlandırıcıdır. Eğer çaya tatlandırıcı koymuyor ama diyet/light kola içiyorsanız aspartam alıyorsunuz demektir. Aspartam, bir zehirleyici olan aspartata %40 oranında dönüşür. Bunun yanında metanol (bir çeşit alkol) ve formik aside de dönüşür. Eğer arspartamla birlikte, gıdalarda sıklıkla kullanılan monosodyum glutamat alınmış ise dönüştüğü ürün aspartat zehirleyici seviyesi kat kat artar. Bu maddeler serbest olarak kan-beyin engelini aşıp sinir sistemine doğrudan zarar verebileceği gibi var olan zararı da arttırabilir. Bugün için, MS tanısı olan kişiler aspartam içeren besinleri almamalıdır. Bazı çalışmalarda ‘herhangi bir kanıt yok’ dense de ‘Kanıtın yokluğu, olmadığının kanıtı olamaz’ diye düşünüp fazladan bedene aspartam yüklememek lazımdır. MS ataklarını tetiklemese de aspartamın alımının, yorgunluk, halsizlik ve uyuşma artırıcı özellikleri nedeni ile uzak durulmalıdır. Aspartamın bazı kişilerde migren baş ağrılarını tetiklediği de gösterilmiştir.

Probiyotikler, bağırsak dengesini sağlıyor

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bağırsak florasının yokluğunun olumsuz etkilerine karşın besin yoluyla yararlı bakterilerin (probiyotik katkıların) alınması bağırsaktaki normal dengeyi düzeltip sağlığın düzelmesinde rol oynayabilmektedir. Yani bağırsak içi yararlı bakterileri, isteyerek dışarıdaki besinlerden alabilir ve bağırsaktaki dostlarımıza yerler verebiliriz” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Faydalı bakterilere ‘probiyotikler’ denir. Probiyotikler, sindirim sisteminde belli sayılarda bulunan ve temel beslenmenin yanında sağlık açısından çok yararlı olan canlı organizmalardır. Bir başka tanımda ise; Probiyotik, kullananın bağırsak mikrobiyal dengesini düzelterek yararlı bir şekilde etkileyen canlı organizmalardır. Probiyotik kelimesi Yunancada ‘Pro Biyo’ köklerinden gelir ve ‘Pro Yaşam’ anlamına gelir. Son yıllarda birçok değişik tanımla anılmıştır. Her durumda da, insanlar için yararlı bakteriyel bir ürün olarak bulunur.”

MS tedavisinde D vitaminin önemi

Multiple Skleroz (MS), nedenleri henüz tam olarak ortaya konulamamış bir rahatsızlık. Bu nedenle MS üzerindeki çalışmalar ve araştırmalar süratle devam ediyor. Araştırmalara göre virüsler, stres, aşırı tuz tüketimi, sigara kullanımı gibi pek çok faktör MS hastalığını tetikleyebiliyor. Bir diğer önemli nokta da MS sorunu olanlarda sıklıkla D vitamini eksikliğine rastlanması. Son yıllarda yürütülen bilimsel çalışmalar, yeterli düzeyde D vitamininin bağışıklık sistemini düzenleyerek, MS sorunu olanlara faydalı etkiler yarattığını gösteriyor. Ataklarının sayısıyla birlikte şiddetinde de azalma oluyor. Yapılan birkaç çalışmada uygun dozlarda D vitamini alımının MS riskini de iki kat azalttığını gösteriyor. Çocuklarda yeterli D vitamini takviyesinin uzun dönem MS’ten koruyucu etkisi olabileceği düşünülür.

D vitamini eksikliği MS nüks oranlarını artırır

MS ve D vitamini ilişkisiyle ilgili bilimsel çalışmalar hala devam ediyor. Elde edilen bilgilere göre, D vitamini eksikliği MS’teki nüks oranlarını da artıyor. Özellikle, atak tedavisi için kullanılan ilaçlar, kişilerin fiziksel engelliliğe bağlı daha az hareketli yaşam sürmeleri, günlerinin çoğunu kapalı ortamlarda geçirmeleri ya da güneşten yeterince faydalanamamaları bu duruma neden olarak gösteriliyor. Bununla beraber yeterli düzeyde D vitamininin bağışıklık sistemini düzenleyerek MS hastaları üzerindeki olumlu etkiler gösterdiğine dair bilimsel çalışmalar da bulunuyor.

MS belirtileri kişiden kişiye değişir

MS’in başlangıç aşamasında nörolojik bulguların bazı kişilerde kendiliğinden düzelmesi hekime başvuruyu dolayısıyla erten tanıyı geciktirir. Hastalığın belirtileri ve şiddeti de kişiden kişiye değişir. MS’li kişilerde ortaya çıkan bulgular ise şöyle:

  • Vücudun bir tarafındaki kol ve bacakta veya her iki bacakta birden uyuşukluk
  • Karıncalanma
  • İğnelenme
  • Güç kaybı
  • Spazm
  • Kas sertliği
  • Kramp
  • Görme kaybı
  • Çift görme
  • İdrar kaçırma ve idrar aciliyeti
  • Konuşma bozukluğu
  • Cinsel fonksiyon bozuklukları
  • Denge kaybı
  • Yorgunluk
  • Depresyon

Sıcak nedeniyle atak tetiklenebilir

MS rahatsızlığında D vitamini faydaları bilinmekle birlikte, diğer taraftan kişilerin sıcağa maruz kalmaları ve vücut ısısının yükselmesine bağlı atak geçirmelerini tetikleyebilir. Dolayısıyla, D vitamini ihtiyacı karşılanırken rahatsızlığın ilerleme riski de ortaya çıkabilir. Bu nedenle MS sorunu olanların güneşten yararlanırken dikkatli olmaları gerekir. Öncelikle güneş ışınlarının daha eğik geldiği sabah 10 ve öğleden sonra 16’dan sonraki saatler tercih edilmeli. Güneşlenme süresi de 20-30 dakikadan uzun olmamalı. Bununla birlikte, kafa, boyun ve omurilik bölgesine direk güneş ışınlarının gelmemesine dikkat edilmeli. MS hastalarının tüm vücudu değil, yalnızca kol ve bacaklarını güneşlendirmesi bile yeterli olabilir.

Düzenli ve sağlıklı yaşam önemli

MS ataklarını kontrol etmenin en önemli yolu, atakları öneyici tedavilerin düzenli olarak uygulanmasından geçer. Kişiler MS ataklarını tetiklemeden, yaz aylarında yeterince D vitamini depolayabilir. Ayrıca düzenli uyumak, az yağlı ve sebze yönünden zengin beslenmek, yaş grubu ve fizikse uygunluğa göre spor yapmak, stresten kaçınmak, sigara içmemek ve düzenli doktor kontrolü de ataklardan korunmada önem taşır. Ayrıca ilaç olarak alınacak D vitamininin doktorun önerdiği dozlarda kullanılması kritik.

MS hastalarının dikkat etmesi gerekenler

  1. Hastalar aşırı stres ve beden yorgunluğu yaratan aktiviteler ve işlerden kaçınmalı, düzenli ve sağlıklı beslenmelidir.
  2. Sağlıklı beslenme tüm kişiler gibi MS hastalarında da çok önemlidir. Akdeniz tipi, sebze, meyve ve balıktan zengin, yağ oranı düşük beslenme öne çıkmaktadır.
  3. Alkol ve sigara gibi zararlı maddeler kullanılmamalıdır. Sigara hem hastalığa yatkınlığı artırmakta hem de MS hastalarında kinikte daha hızlı kötüleşmeye sebep olabilmektedir.
  4. Hastalar mümkün olduğunca çok hareket etmelidir. Ağır egzersizlerden kaçınılmalı; daha çok günlük açık havada, aşırı güneş ve sıcaktan korunarak yapılan yürüyüşlere yer verilmelidir.
  5. MS şikayetlerini artırabilecek olan hamam, sauna gibi sıcak ortamlar yerine ılık su ile duş tercih edilmelidir.
  6. D vitamini eksikliği kontrol edilmeli, gereği halinde takviye alınmalıdır. Öncelikle D vitamini kaynağı gün ışığı olduğu için hastalar gün ışığı almalıdır. Ancak aşırı sıcaktan kaçınılmalıdır.


Multiple Sklerozla Savaşmanın 10 Etkili Yolu 

  1. Vücudunuzu Hareket ettirin

MS hastaları için egzersiz, genel sağlık açısından anahtardır. Damar sağlığını desteklediğini ve miyelinin yeniden büyümesini teşvik edebileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunmaktadır. Beceri seviyenize göre uyarlanmış, hoşunuza giden bir fiziksel aktivite bulabilirsiniz. Hareketlilik ve denge sorunları olanlar için eliptik makine ve sabit bisiklet iyi seçeneklerdir. Haftada üç ila dört kez 20 ila 30 dakika egzersiz yapmayı hedefleyin. Yürüyüş yaparken hareketli müzikler dinlemeyi deneyin. İnsanlar adımlarını ritimle senkronize etme eğilimindedir ve multiple skleroz hastaları için bu senkronizasyonun motivasyonu artırabilir ve bilişsel yorgunluğu azaltabilir.

  1. Beyninizi Çalıştırın

Beyninizi ne kadar çok çalıştırırsanız ve bu konuda ne kadar amaçlı olursanız, o kadar fazla bilişsel rezerv yaratabilirsiniz. Bir Nöroloji çalışmasına göre, MS hastaları bilişsel olarak uyarıcı boş zaman etkinlikleriyle (sanat eseri yaratmak, yazmak, hobilere katılmak) ne kadar çok meşgul olursa, hastalığa bağlı bilişsel gerileme o kadar az yaşarlar. Sorunları çözme konusunda proaktif olun. Hafıza oyunları veya bulmacalar yapın. Bir enstrümanı çalmayı veya yeni bir dil öğrenin. TV şovları dikkatlice izleyin. Karakterleri ve olay örgüsünü analiz edin, ardından bunun hakkında entelektüel konuşmalar yapın.

  1. Sıkça Okuyun

Bilim, okumanın beynin birçok bölümünü uyardığını, beyindeki bağlantıyı artırabileceğini ve beyin işlevini iyileştirebileceğini göstermektedir. Sevdiğiniz kitapları okuyun. Okumak birçok farklı bilişsel beceriyi içerir.

  1. Sosyalleşin

Beynin birçok bölümü sosyal etkileşim sırasında aktiftir. Bu alanlar dikkat, çalışma belleği ve dil anlamadan sorumludur. Bütün bunlar bilişsel rezerv oluşturmaya yardımcı olmaktadır. Çevrimiçi olarak, metin veya görüntülü sohbet yoluyla insanlarla etkileşim kurmak bile beyninizi harekete geçirebilmekte ve bilişsel rezervinizi geliştirebilmektedir.

  1. Sağlıklı ve Dengeli Bir Diyet Takip Edin

Yaşlanmanın beyin üzerindeki etkileriyle savaşmanın en kolay yollarından biri sağlıklı ve dengeli bir diyettir. Belirtileri ortadan kaldıracak mucizevi bir besin olmasa da balık, meyve, sebze, kepekli tahıllar ve sağlıklı yağlar açısından zengin olan Akdeniz diyetini denemeniz tavsiye edilmektedir. Bu diyeti uygulamak, MS tarafından zarar görebilecek küçük beyin damarlarının korunmasına yardımcı olabilir. Akdeniz tarzı bir diyet, damar sağlığını destekler, beyne oksijen tedarikini ve kan akışını iyileştirir.

  1. Ruh Sağlığını Önceliklendirin

MS hastalarının genel popülasyondakilerden daha fazla klinik depresyon geçirme olasılığı daha yüksektir. Tedavi edilmediğinde depresyon, yorgunluk ve bilişsel değişiklikler gibi diğer semptomları daha kötü hissettirebilir. Depresyon ve yorgunluk genellikle bilişsel gerileme ile aynı hizadadır. Mutlu olmak sizi daha az yorgun yapabilir ve hatta bilişi geliştirebilir. MS hastalarında depresyonun başarılı bir şekilde tedavi edilmesi daha aktif bir yaşam tarzını teşvik edebilmekte ve böylece beyin sağlığına yardımcı olabilmektedir.

  1. Damar Sağlığınızı İzleyin

Kan şekeri, kan basıncı ve kolesterol gibi vasküler risk faktörlerini kontrol altında tutmak beyin sağlığını yönetmek için önemlidir. Yüksek kolesterolü, yüksek tansiyonu veya kontrolsüz diyabeti olan hastaların beyinleri çok daha hızlı küçülmektedir. Bu MS ile birleştiğinde daha büyük bir sorun haline gelebilir. Kan basıncı, kolesterol ve kan şekeri dahil olmak üzere vasküler risk faktörlerini kontrol ettirme konusunda doktorunuzla konuşun.

  1. Uykuyu Eksik Etmeyin

Uykunun beyin sağlığı üzerinde büyük bir etkisi vardır. Standart uyku hijyeni yaratın: Sakinleştirici bir ortam yaratın, yatmadan önce rahatlayın ve telefonunuzu kapatın. Yine de, ağrı, depresyon ve gece sık idrara çıkma gibi bazı MS semptomları uykuyu zorlaştırabilir. Mesane sorunları için birkaç kolay ipucunun uzun bir yol kat edebilirsiniz: Asitli yiyeceklerden, kafeinden ve alkolden kaçının; hepsi mesaneyi tahriş edebilir. Gün boyunca yeterince su içtiğinizden emin olun. Sık sık idrara çıkması gereken MS hastaları sıvıları kısıtlama dürtüsüne sahip olabilir. Fakat sıvıyı çok fazla kısıtlarsanız idrarınız daha asidik hale gelebilir. Mesane bundan hoşlanmaz, bu yüzden aslında daha sık idrara çıkarsınız.

  1. Strese Tepkinizi Eğitin

Stres, bilişsel işlevi etkileyebilmekte ve MS’li kişilerde bilişsel semptomları daha belirgin hale getirebilmektedir. Bazı araştırmalar kronik stresi MS’li kişilerde kötüleşen nörolojik semptomlar ve artan beyin lezyonları ile ilişkilendirmektedir. Strese tepkinize odaklanmaya çalışın. Strese daha sağlıklı, daha üretken bir şekilde yanıt vermeyi öğrenerek, stresin sisteminiz üzerindeki zararlı etkisini azaltabilirsiniz. Stres seviyesi yükseldiğinde yaptığınız şeyi durdurun, yavaş, derin nefesler alın ve neler olduğunu gözlemleyin. Ardından nasıl devam edeceğinize karar verin. Bu, süreci yavaşlatmaya yardımcı olur ve düşünmeden tepki vermek yerine üzerinde düşünülmüş bir karar vermeniz için size zaman tanır.

  1. D Vitamini Seviyenizi Kontrol Edin ve Gerekiyorsa Takviye Yapın

Araştırmalar, D vitamininin MS hastaları için semptomları hafifletmeye ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabileceğini düşünmektedir. D vitamini bağışıklık fonksiyonuna yardımcı olur ve ayrıca beyin sağlığını iyileştirdiği gösterilmiştir. Dahası, bazı kanıtlar düşük D vitaminini MS ile ilişkilendirmektedir.